- Vücutta sabit tutulan fizyolojik parametrelerin en önemlilerinden biri hidrojen iyonu (H+) yoğunluğudur. Çünkü hemen bütün biyokimyasal reaksiyonlar ancak fizyolojik bir hidrojen iyonu (H+) konsantrasyonunda gerçekleşebilir. Yoğunluğu, diğer iyonlara göre oldukça az olmakla birlikte, hidrojen iyonu (H+), başta enzimler olmak üzere, proteinlerin yapı ve fonksiyonlarının korunması ve sürdürülmesinde hayati rol oynar.
- Vücutta meydana gelen tüm kimyasal reaksiyonlar içinde değerlendirirsek, proton verici molekül veya iyonlara asit; Proton alıcı molekül veya iyonlara ise baz adı verilir. Eğer protonun aslında bir hidrojen iyonu (H+) olduğu göz önünde bulundurulursa, asitler eriyiklere hidrojen iyonu katan; Bazlar ise eriyikteki hidrojen iyonunu bağlayarak oradan uzaklaştıran molekül ya da iyonlardır.
- Asit-baz dengesi, vücut sıvılarındaki hidrojen iyonu (H+) konsantrasyonun dengesi anlamına gelir. Vücut sıvılarında çok az miktarda hidrojen iyonu (H+) bulunmasına rağmen, konsantrasyondaki çok küçük değişiklikler bile hücrelerdeki enzimatik reaksiyonları ve fizyolojik olayları etkileyerek süreçleri baskılar ya da hızlandırır. Hidrojen iyonu (H+) konsantrasyonundaki değişiklikler yaygın organ disfonksiyonuna yol açabileceğinden, hidrojen iyonu (H+) vücut sıvılarında sıkı bir şekilde regüle edilir. Bu regülasyona “asit-baz dengesi” adı verilir ve homeostazisin çok önemli bir parçasıdır.