Kültürlere ait efsanelerde ve resmedildiği sanatlarda Zümrüanka Kuşu, farklı şekillerde tasvir edilmiştir.
Antik İran kaynaklarında kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl civarı yaşadığı, başka kayıtlarda ise ölümsüz olduğu Bilgi Ağacı'nda bir yuvada yaşadığından bahsedilir. Dünya'nın yıkılışına üç defa tanık olduğu söylenmiştir.
Bu süreçte o kadar çok şey görüp öğrenmiştir ki, tüm zamanların bilgisine sahip olduğu belirtilmiştir.
Kendi ölümünün yaklaştığını hissedince kendine dallardan bir yuva inşa eder ve sonrasında bilinmeyen bir sıvıyla bu yuvayı sıvarmış. Ardından güneş ışınları kuru dalları yakar ve bu sayede yanar ölürmüş. Sonrasında küllerinin arasından yeniden bir Anka Kuşu olarak doğarmış.
Gün gelmiş ve Zümrüdüanka Kuşu ortadan kaybolmuş. Bunun üzerine diğer kuşlar onu bulabilmek için yola çıkmışlar. Kaf Dağı'nın tepesinde olduğu için ona ulaşmak çok zorluymuş, yedi dipsiz vadiyi aşmaları gerekliymiş;
NEFS vadisi,
AŞK vadisi,
CEHALET vadisi,
İNANÇSIZLIK vadisi,
YANLIZLIK vadisi,
DEDİKODU vadisi ve
BENLİK vadisi.
Yedi vadinin üzerinden geçerlerken sayıları git gide azalmış, Kaf Dağı'na ulaştıklarında sadece otuz kuş kalmış. Tepeye doğru çıkıp Anka'nın yuvasını bulmuşlar ve öğrenmişler ki, her biri esasında bir Anka'ymış. Kuşların hepsi anlamışlar ki esasında aradıkları kendileriymiş...
"Neyi arıyosan, O'sundur" Mevlana..
- derlemedir-
TA