15 KASIM 2021

 

Asidoz ve Eklemler: Latent asidoz varlığında bağ dokusunda biriken asit metabolitler pek çok kronik eklem ve eklem çevresi hastalığının oluşmasına bu şekilde zemin hazırlar; Omuz, sırt, bel ve baş ağrıları gibi dolaşan ve tanı konamayan pek çok ağrının ana kaynağıdır. Asidoz nedeniyle iğne şeklinde asit kristalleri oluşur ve kıkırdak dokusunu tahrip eder, eklemler deforme olur, sinir hücrelerine mekanik travma ile ağrılara neden olur. Asit ürünlerin eklem ve eklem çevresine çökmesinin en büyük sebebi kıkırdak dokunun pH’nın alkali olmasıdır.

Asidoz ve Kalp Dokusu: Kalp kasının pH'sı 6.9 yani çok hafif asidik özellikte olmalıdır. 6.5'in altına düşerse kalp fonksiyonlarında bozukluk ortaya çıkabilir.

Asidoz ve Bağırsaklar: Artmış asitlerin vücutta oluşturduğu asidoz mantar özellikle de bağırsak mantarlarının çoğalmasına zemin hazırlar, hazımsızlık başta olmak üzere çok sayıda dispeptik şikayetlere yol açar.

Asidoz ve Lenf: Varis, selülit, gelozlar, triger nokta, dermal döküntüler, akne, siyanotik görüntü, pletorik görüntü.

Asidoz ve Dispne: Nefes darlığı da ortaya çıkar çünkü eritrositlerin oksijeni taşımalarında ve kılcal damarların kendi görevlerini yapmalarından zorluklar oluşur.

Asidoz ve Keratin Doku: Saç, tırnak ve kemiklerden alındığı için, kemiklerin yoğunluğu azalır, tırnaklar kırılır ve saçlar dökülür.

Asitleşme Kolesterol Yüksekliği: Asidoz varlığında damarların iç duvarından alınan kalsiyumun yerine kolesterol geçer. Damarlar sertleşir ve arterioskleroz ortaya çıkmaya başlar. Tansiyonun yükselmesi arteriosklerozu arttırır. Damarların yağlanarak sertleşmesi, beyin, kalp, penis ve vajina gibi organlara yeterince kan gidememesi demektir. Bu da felç, beyin kanaması, yüksek tansiyon, erkeklerde iktidarsızlık ve kadınlarda cinsel isteksizliğe neden olur.

Asidoz ve Yorgunluk: Hayvansal ürünlerin kendisi aslından fazla asidik değildir ancak vücut bunu sindirmek için işleme tabi tutar ve bu işlem esnasından vücudumuzda asit birikmeye başlar. Asitleşmeyi durdurmak için beyin akciğerlere oksijen alımını yavaşlatmayı emreder. Oksijen alımının yavaşlaması ile birlikte hücreler iyi beslenemez ve kişi çabuk yorulur. Bu yorgunluk uyumakla geçmez.