Faset Sendromu

Faset Sendromu

180+
faset

Hastayı hekime getiren yakınmaların başında yer alan ağrı, son yıllardaki tüm tıbbi ilerlemelere rağmen, hala tam olarak anlaşılamamıştır. Ağrı, gerçek veya potansiyel doku hasarı ile birlikte, hoş olmayan duyu ve emosyonel deneyim şeklinde tanımlanır. Bununla birlikte ağrı, sadece fiziksel hasarın derecesiyle orantılı değildir. Anksiyete, depresyon, beklentiler ve diğer psikolojik faktörlerden büyük ölçüde etkilenir. Mevcut ve geçmiş deneyimlerden etkilenen bir davranış biçimidir. Ağrı, acı, sancı, sızı, batma gibi değişik şekillerde ifade edilmekte ve aynı zararlı uyarana verilen reaksiyon, bireysel farklılıklar göstermektedir. Devam etme süresine göre ağrılar ikiye ayrılır (1).

1. Akut ağrı: Doku hasarıyla başlayan ve iyileşme süreci boyunca devam eden ağrıdır. Doku yıkımını önlemeye yönelik bir uyarı reaksiyonudur. Ağrı keskindir ve patoloji devam ettiği sürece hissedilir. Nosiseptif stimulus azaldıkça, ağrı da azalır. Genellikle anksiyete ile birliktedir. Akut ağrı üç aydan kısa sürmektedir. Uygun şekilde tedavi edilmezse bu ağrılar kronikleşmektedir (1,2,12).

2. Kronik ağrı: İyileşmesi gereken zamandan daha uzun süren ağrılara kronik ağrı denir. Bu süre bir ay olabileceği gibi, bir yıla kadar da uzayabilir. Genellikle üç aydan daha fazla süren ağrılar, kronik ağrı olarak kabul edilmekle birlikte, akut hastalığın normal seyri veya hasarın iyileşmesi için gereken zaman da dikkate alınmalıdır. Aylar ve yıllar boyunca, devamlı ya da intervallerle seyreden ağrı da kronik ağrı kapsamına girer (1,2,12).

Toplumda 50 yaş altındaki insanların üretimlerinden ve sosyal yaşamlarından uzak kalmasına sebep olan en sık ağrılardan bir tanesi bel ağrısıdır. İnsanların hayatları boyunca en az bir kez bel ağrısı ile karşılaşma oranı % 80’nin üzerindedir. Kronik bel ağrılarının ise % 15-40’nın sebebi faset kaynaklıdır. Klinisyenler, faset kaynaklı ağrıların % 80’e varan oranda mekanik bel ağrısı nedeni olduğu ve mekanik bel ağrısında faset ağrısının ana etken olduğu konusunda hemfikirdir. (13)                              

FASET EKLEM YAPI VE ANATOMİSİ

Faset eklemler omurganın arkasında yerleşmiş olan yapılardır. Her vertebra altta ve üstte birer çift olmak üzere dört faset ekleme sahiptir. Bu eklemler omurganın arkasında birbiriyle bağlantılıdır. Faset eklemler, vertebralar arası hareketin kontrolü ve stabilitenin korunmasını sağlamaktadır. Her bir faset eklemin çok fazla hareketlilik kabiliyeti yoktur, ancak birbiriyle bağlantılı olan bütün faset eklemler, omurganın hareketliliğine önemli bir katkı sağlarken, omurganın geriye eğilme ve rotasyon gibi kompleks hareketlerine de izin verir. (11)

Faset eklem tipik bir zygoapophyseal eklemdir. Sinoviyumla çevrili diartrodiyal bir yapıya sahiptir. Gerçek bir sinoviyal eklem gibi, 1-1.5ml sıvı içerebilen bir eklem aralığı, sinoviyal membran, hiyalen kıkırdak ve fibröz bir kapsülden oluşmaktadır. Fibröz kapsül, 1mm kalınlığında kollajen dokudan oluşmaktadır. Eklem kapsülü posteriorda, multifidus kas liflerinin desteğiyle daha da kalındır. (10)

Faset eklemler, hem hareketi yönlendirirler hem de yük taşımaya katkıda bulunurlar. Omurganın pozisyonuna göre diskin ve fasetlerin yük paylaşımları değişir.

Faset eklem anatomisi zengin bir innervasyona sahiptir. Her faset kendi seviyesi dorsal kök medial dalı ve bir üst seviye dorsal kökün medial dalı tarafından inerve edilir.

Faset eklemler, lokal bası ve gerginlikle uyarılabilen sempatik ve parasempatik sinir lifleri açısından çok zengindir (1).

Faset eklemlerin omurganın hareketini sağlamalarının yanında bir başka fonksiyonları, omurilikten çıkan sinir köklerinin omurga kanalını terk ederek dışarı çıktığı nöral foramenlerin bir duvarını oluşturmalarıdır (12).

FASET SENDROMU NEDİR?

Faset Sendromu terimi ilk olarak 1933 yılında Ghormley tarafından tanımlanmıştır. Ghormley ve sonrasında pek çok klinisyen faset sendromunu açıklarken osteoartrite sekonder, lomber disk ile beraber, kök basısı ve benzeri patofizyolojik yaklaşımlarla çalışmalarına devam etmişler (13). Ancak bugün tamamlayıcı tıp bütünselliği içerisindeki biliyoruz ki bir yapı yakın ve ilişkili yapıları da etkileyen bir bütünlük içerisindedir. Özetle Faset Sendromu, faset eklemlerden kaynaklı olan bel ağrılarını tanımlamak için kullanılan bir terim ya da tanımlamadır.

Omurga fonksiyonel ünitesinde bulunan disk ve fasetlerden herhangi birindeki dejenerasyon, ünitedeki diğer eklemleri de etkiler. Dejenerasyon genellikle ilk olarak diskte başlar. Disk kökenli dejenerasyon özellikle ekstansiyon ve kompresyon hareketleri sırasında faset eklemler üzerindeki yükü arttırır. Faset eklemde ve kapsülünde meydana gelen zorlanma ya da hasar sonuçta hareketle artan ağrıya neden olur. Tekrarlayan stres özellikle VSS liflerinin çok zengin olduğu fasette yaratacağı hipertrofik değişiklikler zaman içerisinde (özellikle superior faset kaynaklı olan) nöral fenomende daralmaya neden olabilir. Bu durumda ilgili sinir kökünde basıya neden olur. Faset eklemler sakatlanmalara, yaralanmalara, enflamasyona ve dejenerasyona yatkındır. Bu sendrom, faset eklemlerin olduğu tüm omurga seviyelerinde meydana gelebilir ve ilgili ağrılar genellikle etkilenen seviyede/seviyelerde olur. Ağrı, hareketle özellikle geriye doğru ekstansiyonda ve rotasyon hareketlerinde şiddetlenir. Ağrı ilgili alt ve üst seviyelere de yayılım gösterebilir. (11)

FASET SENDROMUNDA AĞRI

Faset eklem kaynaklı ağrı sıklıkla akut travmayı/yaralanmayı takiben ortaya çıkar. Özellikle paravertebral bölgede unilateral veya bilateral olarak derinde hissedilir. Ağrı nonspesifik karakterde ve şiddetlidir. Sıklıkla kalçaya ve uyluğa yayıldığı gibi koksiks çevresinde de görülebilir. Yana eğilme, germe, rotasyon ve torsiyonel hareketler ile ağrı şiddetlenir. Sırtüstü yatar pozisyon ağrıyı azaltır. Bacakların alt kısmına, baldıra ve ayaklara yayılmaz. Bel fıtığı ağrısı öne eğilmekle artış gösterirken, faset sendromu ağrısı daha çok geriye yaslanmak ve yana dönmekle şiddetlenir. Faset eklemlerde omurilikten çıkan sinirler bası altında kalabilir; bu durumda fıtık ağrısına benzeyen ağrı ortaya çıkabilir. (Olay boyundaysa omuza ve kola yayılan boyun ağrısı, beldeyse kalçaya ve bacağa yayılan bel ağrısı) (1,7,12,13)

Faset sendromunda yakınan hastalar karşımıza akut tutulum ile gelebildikleri gibi çoğu kez tanı, zamanında konulamadığı için kronik ağrılı hasta olarak da karşımıza çıkmaktadırlar. Modern ağrı fizyolojisi perspektifinden bakıldığında nöralterapi yaklaşımı manuel terapi ile birlikte en etkin tedavi kombinasyonudur. Özellikle akut faset sendromunda, doğru bir manipulasyon ile kombine edilen nöralterapinin etkinliği son derece yüz güldürücüdür.

FASET SENDROMUNDA NÖRALTERAPİ YAKLAŞIMI

Nöralterapi, vejetatif sinir sisteminin düzenlenmesini sağlayarak, ilgili yapının perfüzyonunu ve lenfatik dolaşımını düzenleyen bir tedavi metodudur. Faset sendromu gerek birinci basamak hekimleri, gerek ağrıyla uğraşanlar ve gerekse fizik tedavi ya da ortopedi uzmanları tarafından tanınması kolay olmayan çok şiddetli ağrı tablolarından biridir (kaynaklara göre). Oysa tamamlayıcı tıp hekimleri olarak bizlerin gerek tecrübeleri gerek, gerek muayene yöntemleri ve yeniden üç yönlü bakışımızla daha hasta kapıdayken tanısını koyabileceğimiz bir sendromdur .

  • Muayene sonrası sorunlu bulunan segmentin faset enjeksiyonu
  • Bir üst segmentin gangliyon blokajı
  • İlgili segment quadelları
  • Segment içinde varsa bozucu alanın eliminasyonu
  • Ve manuel terapi mobilizasyonu ile regülasyon

Nöralterapi yaklaşımı ile hastaları iş ve sosyal hayatından alıkoyan, ağrı kesici ve kas gevşeticilere rağmen ortalama 7-10 gün immobil kılan Faset sendromunun tedavisini, akut vakalarda 1-2 seans, daha kronik vakalarda ise 3-4 seansta yapabilmek mümkün.

Yorum Yapın

Dr. Tijen Acarkan

avt2

Merhaba, 1973 İstanbul doğumluyum. Terakki Vakfı Özel Şişli Terakki Lisesi’nden 1990 yılında ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden 1996 yılında  mezun olduktan sonra (Hakkımda..)

Makalelerim